Sabah
kalktım. Erkendi. Hava yağmurlu, gökkuşağı çıkmış. Bir önceki gün öyle gri ve bulutluydu ki. Sonra bulutlar patladı. Gümbür gümbürrr! Ses çıktı. Yağmur
dindi, her yer ıpıslak. Yağmurlu olunca sokaklar ıpıssız oluyor. Sokakta yağmura yakalananlar saçak altına kaçıyor. Ya da bir anda Çin malı şemsiyeciler
çıkıyor. Onlar da saçak altında aportta bekliyorlar sanki. Yağmur sonrası çıkan mantarlar gibi. Radika da diyebilirdim fakat radika şemsiyeye benzemiyor. Şemsiye ve mantar.
Birbirlerine benziyorlar. Biri yağmur öncesi, diğeri sonrası…
Sabah
kalktım. Yine çok sıcak. Gün çok uzun. Harca harca bitmiyor. Günün rengi soluyor
bu sıcakta. Rakı gibi oluyor. Karşıyaka karşımda tir tir titriyor. Hayır!
Terliyor.
Kış. Kara
değil kış, beyaz. Ama burada hiç beyaz olmuyor. Dize kadar karlarda yürümek de
yok. Sobanın yanında ayaklarını uzatıp oturmak da. Şimdi ne renk?
Bekliyoruz.
Hep ama hep beklemek. Hayatı yaşarken bekliyoruz. Bazen zamanın geçmesini.
Zamanın geçmesini de ne demeye bekler ki insan? Sayılardan medet ummak? İnsanın
paradoksu olmalı. Topuğuna sıkmak gibi. Evet anlıyorum ki; kimse bu dünyada sonsuza kazık çakmak istemiyor.
Zaman zaman
zaman… zaman göreceli. 30 sene öncesi bazen dün gibi, bazen asır gibi. Yeter ki
zihninde olayları yitirme ya da büyütme.
Bi de internete
sanal diyorlar, asıl sanal olan zaman. Zaman sonsuz. Sonsuzluğu bölmeye çalışan
insan, zamanı bölmüş bir takvim oluşturmuş. İnsan herşeyi kendi algısına göre tasarlıyor.
Belki yedi uyurlarız. Belki göz açıp geçen zamanı, biz yavaş çekimde yaşıyoruz. Bknz: Inception
filmi. Hala izlemediyseniz, izleyin.
Tv kanallarında
eski yılın muhasebesi yapılıyor. Şu oldu, bu oldu. Oysa her şey bir gün arayla
eskisi gibi devam edecek. Atıyorum belki 14 mayıs günü acayip bi şey olacak
olumlu ya da olumsuz anlamda. Bütün bu kutlamalar eskide kalmasını umduğumuz
olumsuzluklar için mi? Ama Perşembe, çarşambadan
belli ki.
19. yy da zaman 18.
yy a göre yeniydi. Ama günümüzde zaman içinde zamanı yaşıyoruz. Geleceği, uzay
çağını, geçmişi kölelik sistemini, ilkelliği, yaşıyoruz. Bu ikisi tamamen zıt ve bu çağda sürekli
farklı zamanları yaşıyoruz. Bu da insanların kafa karışıklığı yaşamalarına
neden oluyor.
Adam uzaydan paraşütle atladı. Ve anladık ki
hayalleri gerçekleştirmemek için neden yok.
Neyse biz her şeye
gangham style yapalım bari:) Bu senenin gangham style dansı süperdi.
Yukarıdaki
fotoyu geçen sene çılgınca eğlenirken çektirmiştik. Nasıl da çılgın, eğlenceli
bi yılbaşı partisiydi, o kadar olur… Aslında bu yazıyı yarın akşamüstü yayına
verecektim, ki siz beni çılgınlar gibi eğlenin sanın diye…
Bazılarının
yeni yılı mutlu, sağlıklı olsun.