Beş dakika yaaa… Sadece beş
dakikacıkkkk…
“Yok sana beş dakika falan”
dedim.. İstersen sarı bilge (kedikız:Viki) üstüne salayım.
“Nassı kaldırır seni...”
“Saçlarının içine patilerini
geçirip kafa derinin üzerinde tırnaklarıyla okşayarak!”
“Amannınnn amannn…. Kalktım
yavvv…”
Üşengeç, uyuşuk, tembel bi
arkadaşınız varsa aranızda böyle konuşmalar geçer.
Benim var. Tembel, uyuşuk, bugünün
işini yarına sallayan bi arkadaşım.
Şule Hanım’dır kendileri. Dün
geceden itibaren bizdeydi. Sabahları onu kaldırmak… İçime
fenalıkları, beş çayına gelmiş gibi oturtur.
“Dün gece televizyon seyrediyorduk,
kumanda onun biraz yakınındaydı ve kanalı değiştirsene”
dedim.”Yok kalsın yavvv” dedi. Programda çok berbattı üstelik.
Anladım ben onu, kıpırdamaya üşeniyordu.
“Üşeniyorsun” dedim. “Üşenmek”
dedi. “ Ertelemek, üşenmek, tembellik, gayet insani, insanı
insan yapan özelliklerdendir.” .
“Pehhhh” dedim. “Yarın bugündür,
dünün de bugün, ama bugün dünü tarihin tozlu sayfalarına
itti.” Veee “sen ne yaptın?” Koskoca bir “HİÇÇÇÇ!”
Kadıncağızın gözleri dört açıldı.
Adeta pörtledi… “Sana n’oluyo yaaa böle. Arkadaşım kendine
gel. Başkası olma kendin ol. Balataları sıyırma “ dedi.
Korktu, benden. Dediğine göre “ben
o eski ben değilmişim.”
“Bak karrrdeşimmm” dedim “büyük
işler, yapmadığın küçük işlerden doğar”
Bunu da ünlü bir düşünür bulmuş.
“Evini temizlemeye temizlemeye çöp
ev olacak” dedim.
“Ossun” dedi.
“Bu tembellik olgusu sana garip bir
zevk veriyor” dedim gözlerimi kısıp, seni çözdüm gibi…
“Gerçek tembel olmuşsun” dedim.
Sonra sonra... beş dakika sonra, kelimesi sen de ulaşılmaz ütopik
bir şey olmuş. Sen o beş dakikanın gelmemesi için elinden geleni
yapıyorsun. O beş dakika gelince sana zevk vermeyecek. Bu arada
sürekli işlerin erteleniyor ve hepsi kırmızı perşembe günü
yapılmak üzere programlanıyor!”
“Zaten sen her pazartesi diyete
başlayıp, akşamüstü zeytinyağlı yaprak sarma ve kek eşliğinde
bozuyorsun.”
“Sabahları rüyalarını dizi gibi
bölümlere ayırıp; dur uyandım beş dakika sonra dizi-rüyamın
ikinci bölümünü göreyim diyorsun.”
Şule kızmadı bana.
Sadece gözlerini pörtletip, daldı.
Eeee hadi kalk dedim. Dur düşünüyorum,
beş dakika sonra kalkarım dedi…
Paul Lafargue'ye en derin saygılarımla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder