Bugün bir
çok insan mutsuz. Bunu çığ gibi büyüyen Avm kültüründen ve içini dolduranlardan
rahatlıkla anlayabiliyorum.
Herhangi bir
avm ye gittiğinizde kendinizi yalnız ve fakat kitlelerle birlikte olduğunuzdan
belki kısa süre için mutlu hissedebilirsiniz. Lüks kafeler, marka dükkanlar
size başarırsan senin de olabilir dürtüsünü iteliyor içten içe.
Kapitalizmin
ibadethanesi Avm ler. Haftasonu mutlaka ibadetini yaparsın. Hele cemaat çoksa
sen de bu cemaatin üyesi olduğundan, kendini herkesle beraber hareket ettiğin,
ortak zevklerinizin oluştuğu ve beraber aynı şeylerle eğlenip, hırslandığın
için gönül rahatlığıyla evine varırsın.
Kapitalizm
böyle işte.
Kapitalizm
bizim sadece cüzdanımızı boşaltıp, sürekli mala, markaya secde eder haline
getirmedi. Duygularımızı ve bireyselliğimizi kaybetmemize sebep oldu.
Bugün
birçok insan bireysel değil. Bireysel duygularını yaşayamıyor, karar veremiyor.
Herkes kitle halinde. Kitle halinde bir yerlere gidiliyor, izleniyor, okunuyor.
Eğer
kapitalizm gurusu birileri şuraya gidin, bunu alın, okuyun derse bizler de
onları okuyoruz, alıyoruz, gidiyoruz.
Kitle
kültürü ile hayatımıza devam ediyoruz. Bu da kısa vadede herkesle birlikte olup,
kendinizi şehir cangılında yalnız olmadığınızdan daha güçlü hissetseniz de,
sonrasında, kendi kararlarınızı kendinizin almadığı, başkalarının
direktifleriyle dolu bir hayatın geçiyor olduğunu görüp mutsuz olursunuz. Görebilirseniz
tabii.
Duygularınızı
kendi karakterinize göre hissedemediğiniz için içiniz bomboş oluyor. Doldurmak
için best seller olmuş bir roman ya da vizyon filmlerinin birinci sırasındakini
izleyip kendinize gelmeye çalışıyorsunuz.
Safiyane duygularla ortaya çıkmış Anneler günü, kapitalizm tarafından sömürüle sömürüle, biricik annemizi, senede bir gün hatırlayıp küçük ev aletlerinden birini alarak onu yine eve ve ev işine mahkum ettiriyor.
Babalar günü, dünya çocuklar günü, kadınlar günü, sevgililer günü.
Safiyane duygularla ortaya çıkmış Anneler günü, kapitalizm tarafından sömürüle sömürüle, biricik annemizi, senede bir gün hatırlayıp küçük ev aletlerinden birini alarak onu yine eve ve ev işine mahkum ettiriyor.
Babalar günü, dünya çocuklar günü, kadınlar günü, sevgililer günü.
Ama hayır.
Ben bir insan olarak yukarıdaki günlere göre mi davranacağım. Sistem ya da birileri bana hediye al diyecek ve ben senede bir gün çiçek, hediye, falan alacağım.
Benim içimden istediğim zaman ya da kişinin kişisel tarihindeki, onun için özel olan bir gün de hediye almayacak mıyım? Sanki dünya toplama kampı ve biz insanlar da duygulardan, akıldan yoksun da birileri bunu yap, şunu yap diyerek bizim aklımız ve duygumuz yokmuş gibi davrandırtacak. Davrandırıyor.
Ben herkesten eksik kalmamak için bunları başkasının dediğini yapmak zorunda değilim. Aklım, duygularım var ve başkasının söylemi üzerinden hayatımı devam ettiremem. Bu beni olmadığım kişi yapar.
Ben bir insan olarak yukarıdaki günlere göre mi davranacağım. Sistem ya da birileri bana hediye al diyecek ve ben senede bir gün çiçek, hediye, falan alacağım.
Benim içimden istediğim zaman ya da kişinin kişisel tarihindeki, onun için özel olan bir gün de hediye almayacak mıyım? Sanki dünya toplama kampı ve biz insanlar da duygulardan, akıldan yoksun da birileri bunu yap, şunu yap diyerek bizim aklımız ve duygumuz yokmuş gibi davrandırtacak. Davrandırıyor.
Ben herkesten eksik kalmamak için bunları başkasının dediğini yapmak zorunda değilim. Aklım, duygularım var ve başkasının söylemi üzerinden hayatımı devam ettiremem. Bu beni olmadığım kişi yapar.
Bu nereye kadar devam edebilir ki? Sürekli onaylanmak için
kendini bu kadar az gerçekleştirmek ve mükemmel bi oyuncu gibi hayatını
olmadığın kişi olarak sürdürmek.
Belki
hayvanları seviyorsunuz onlara zarar gelsin istemiyorsunuz ve büyük bi çelişki
olarak yunus parklarına gidip, yunus havuzunda onlarla beraber yüzdüğünüzde
hayvanı sevdiğini sanıyorsunuz. Kitle sana bu iyi, cici dediği sürece hiç ama
hiç bir şeyi sorgulamıyorsun. Pet shop denen işkencehanelerden, köle pazarından köle beğenir gibi, rengine, ırkına, kilosuna kadar incelediğin halde, hayvanın gözüne bakmadan, bi iletişim kurmadan hayvan satın alıp, kendini hayvansever sanıyorsun. Ne yazık ki bu da aldığın çanta, kot pantolon, ayakkabı gibi. Onunla kendine prestij sağlamak istiyorsun. Çünkü o kedi, köpek, balık cinsi "moda."
Aslına bakarsan bu kadar sunilik, senin varlığına, varoluşuna aykırı. Çünkü bu kadar kitlesel davranırsan, emir erinden farkın kalmaz. Ne ki emir eri, kendisinin emir eri olduğunun farkında ve sonuçta kurtulacağını bilip, seviniyor.
80 li
yıllarda ortaya çıkan Hülya Avşar bu kitle psikolojisini belki içgüdüsel belki
de uyanıklığından çok güzel kullandı. Çıktığı dönemde kuşkusuz ki, onun kadar
güzel bir çok kadın vardı. Fakat o her yazılı ve görsel basını gördüğünde, ben
güzelim, ben güzelim diye röportajlar, geyikler millete sununca, herkes
tartışmasız Hülya Avşar’ın güzel olduğunu söylüyordu. 90 larda şöyle bi bilmece
vardı; York, York, York, Amerika’nın başşehri neresi? diye sorduklarında % 90
kişi buna New York cevabı veriyordu. Sen önce bi şeyi empoze et ve sonrası
geliyor işte.
Politikada
bu başka mı? Bir politikacı sürekli haktan, hukuktan, demokrasiden, hele hele Allah'tan
dinden, imandan bahsediyor ve gıdaya kadar “helal” tanımlamasına giriyorsa, sen
de kitlesel olarak evet yaaa diyorsun. Hele basında bellediğin bir takım
köşecileri ezberlediysen, onların sözlerini tekrarlamaktan öteye bir fikrin,
kendi kararın oluşmuyor. Köşe olmuş köşeci
bugün kendi yararına ikna eder, yarın kendi çıkarı doğrultusunda diğer fikre
itaat ettirirken ve sen de hayatını
kitlesel kitlesel sürüdürürken belki aklına ben nerde hata yaptım diye sorma
ihtiyacını duymayacak kadar embesilleşirsin.
Soru sorma,
neden, nasıl, niçin, n'oluyor gibi soruları
belki zihninden uçmuş ve sen okuduğun
köşeciler kadar var olursun.
Belirlediğin
biri, şu kötü derse, onu kötü, iyi
dediğini iyi bellersin.
Fakat sen ve senin gibiler yüzünden bir çok insan mutsuz olmak zorunda değil.
Kapitalizm insanları düşünmeyen, sorgulamayan insan haline getiriyor ne yazık ki.
Belki sonunda duyguların atağa kalkar da, mutsuzluğunun sebebini araştırıp kendi halinin farkına varıp silkilenirsin. Bi umut işte.