Sinemadan
çıkıyoruz. Caddedeyiz. Ayaz daha da artmış. İkimizin de
elleri ceplerinde, sonsuz ufukta bir şey görmüş gibi bakıyoruz.
Cadde tenhalaşmaya başladığı halde, buradan sıkılıyorum.
Birşen ne demeye geldi ki buraya? Başımı çevirip yüzüne
bakıyorum. Dudaklarında kara bir çizgi var. Gözleri de kara bir
mağaranın içine saklanmış. Ne zaman çıkarlar? Onun uyuyarak, çalışarak, yemek yiyerek, gezerek öldüğünü
görüyorum.
Ben? Ben farklı
mıyım sanki. Bütün gün çalışıp eve gidiyorum. Biraz yemek
yiyip, televizyon izleyip uyuyarak hayatıma devam ediyorum.
Ne de önemsiyorum
kendimi. Herkes bunu yapmıyor mu? Senin istediğin farklılık ne?
Ne istiyorsan git yap. Sinirleniyorum kendime. İyice ağır arabeske
bağladığım için. Hayatımı arabesk tadında algıladığım
için. Üzerimde ağır bir yavaşlık düşmüş gibi.
Birşen'e de
kızıyorum. Neden geldi buraya? Varlığını bana göstererek ne
yapmaya çalışıyor? Cadde binalar üzerime düşecek gibi oluyor.
Bu rezil mağazalar, ışıklar, kırmızı etiketler nasıl da sinir
bozucu.
-Caddeden ara
sokağa sapalım mı?
-Olur, gidelim.
Uzun süre
yürüyoruz. Ardımızda Yeşilçam sokağını bırakıyoruz.
&&&
Neden bu anlamsız
salak bereyi hâlâ kafama takıyorum ki? Bereyi başımdan hızla
çıkararak sokağın köşesindeki acı yeşil çöp konteynerinin
kapağını açıp içine atıyorum. Sinan yaptığıma bakıyor ama
bir şey demiyor. Başım beresiz üşüyorum, umrumda değil.
Kafamın içini saçsızlıkla temizlemek istemiştim. Şimdiyse
insanların bakışlarından utanıyorum. Neden yaptığımın
arkasında durmuyorum!
Demin sinemadaki
halim neydi peki? O salak romantiklik. Ağlama fasılları. Burası
ne kadar güzel tenha. Bu sokakta yeni beni keşfediyorum. Neden
korkuyorum? Yaşadığım şey cehennemin dibiyken üstelik.
Cehennemin dibinden çıkış için makul bir yol burası. Cennetin
ortasında da olmak istemiyorum. Cennete inanmak insanı öldürür.
Şimdi slogan atacağım. Ne cehennem ne cennet diye. İçimden
gülüyorum kendime. Ne yapmayı, neyi istediğimi bilmenin
gülümsemesi bu.
Sinan'ın kamburu
çıkmış ve iyiden iyiye kendisini bırakmış. Bu yaşlılık
değil. Suratını aşağıya atmış, kaslarını sinirlerini.
Aşağıda sallanıp duruyorlar. Neden böyle yapıyor? Bitmeyecek mi
bu hali. Böyle bir hali üzerine yapıştırmış ve atamıyormuş
gibi bir hali var. Bu yalnızlıktan çıkması gerekli. Ya ben,
kendi yalnızlığım? Bende çıkabilirim. Bunun Sinan'la alakası
yok. Mesele benim Sinan veya bir başkasının yalnızlık kuyusundan
çıkaracak ip olmasını istemiyorum. Kimsenin kimseyi ip olarak
görmemesi lazım. Sinemadaki halimle şimdiki halim arasında ne
kadar fark var. Hep caddede dolaştığım için mi bu kadar klişe
oldum? Ara sokakları girmeli insan. Fazlalıkları çöpe
atabilmeli. Saçımı kestirdiğim gibi göze alabilmeli çirkin
olabilmeyi ya da insanların bakışlarındaki ezici zalimliği. Bir
saat önce hayatımızın ne büyük bir acımasızlık olduğunu
düşünüyordum. Yeşilçam sokağını geride bıraktın mı, işte
mesele bu.
&&&
-Neden geldin?
Geldim, bir merhaba diyeyim, ne güzel olur. Varlığımı Sinan'a
hatırlatayım, sonra da basıp gideyim diye mi geldin, ha? Aniden
ortaya çıkıyorsun, bir şeyler yiyip içiyoruz ve sonra sen
kahrolasıca herifin yanına gideceksin?
-Nerden biliyorsun
oraya gideceğimi?
-Nereye gideceksin
peki?
-Oradan yani Eskişehir'den ayrılacağım. Tabii Oktay'dan da. Oktay
ya da bir başkası benim kurtarıcım ya da kuyulara düşüren
olamaz artık. Seni de öyle. Kendini topla. Bu halin, gençken
yaşlıyı oynaman da ne? Özgürsün istediğini yapabilirsin. Seni
bağlayan bir şey yok. En azından çoluk çocuk bağlamında.
Hayata bu kadar anlam yükleme, anlamı da yok zaten. Sadece garip
bir takım tesadüfler sonucu buraya düşmüşüz, aynı garip
tesadüflerle de gidicez. Zart diye.
Geçmişim yok.
Senin de, herkesin geçmişi yok. Geçmişte kalan bir şimdi var.
Önümüzdeki ya da önündeki şimdinin gerçekleşip
gerçekleşmeyeceğini de bilmiyorsun. O halde şimdi hareket et,
istediğin yöne defol git. O manyak istemediğin işi de bırak. Ne
bok yapmak istiyorsan onu yap. Ben hayatımı bu şehirde geçirmek
istiyorum. Sonra ne olur bilmiyorum. Şu anda istediğim genişleme,
değişiklik isteği. Bu kadar. Tamam mı?
Sinan yüzüme
bakıyor ve ara sokakta yürümeye devam ediyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder