Eylül
toparlandı gitti işte
Ekim falan da gider bu gidişle
Tarihe gömülen koca koca atlar
Tarihe gömülür o kadar...
Ekim falan da gider bu gidişle
Tarihe gömülen koca koca atlar
Tarihe gömülür o kadar...
demiş Turgut Uyar. Eeee bana da uyar tabii eylülün gitmesi. Hem de çok uyar. Valla romantiklikten falan değil bu şiirin, son mısralarını seçmem. Romantikliğin “R” sini bulamazsınız bende. Sadece ve sadece eylül ayının geçip gitmesini istiyorum. Hayır eylül ayında şükür kötü giden bir şey olmadı ve benim Eylül ayına fena halde bir anlam yüklemiş olduğum da yok.
Neden;
sadece ve sadece aşırı sıcaklar. Dün, 1 ekim 2012 günü öğle
sıcağında dışarı çıktık ve o güneş nasıl gözümün içine
içine girdi, yüreğimi deldi anlatamam.
Kış
gelsin istiyorum artık. En çok sevdiğim şey sıcak terliklerimi
giyeyim evde. Sonra koca mantomu, postallarımı, çizmelerimi,
botlarımı giyeyim. Eeee serde kadınlık var, biraz var ayakkabı
manyaklığı. Soğuğu da iliklerimde hissedeyim. Hadi bakalım
kızım sen bu yazıyı şubat ayında oku da göreyim. Biliyorum ben
kendimi, bu kez de, “offf ya yaz gelsin bu kış da amma uzun
sürdü, bırr bırrrr” diye kafa ütülerim.
Kışın
soğuğunu ve etkinliklerini özledim dedim ya. Sinemayı da çok
özledim. Neyse gene de gidilebilir. Kanun hükmünde kararname yok 2
Ekim de sinemaya gidilemez diye. Biz de gittik. Ege Üniversitesi
Kampüs sinemasında -bu sinema salonuna o kadar az kişi geliyor
ki, yazık diyorum. Gişe filmlerinin haricinde güzel sanatsal
filmler getiriyorlar.- 2011 yılı – Fransa, Lübnan, Mısır,
İtalya ortak yapımı ve Arapça, Rusça, İngilizce sesli Türkçe
alt yazılı “Peki Şimdi Nereye?” filmine gittik. Bu filmin
güzelliğini tahmin ediyor musunuz? Bu kadar milletten yapımcıyı ve dili bir araya getirmiş.
Filmde
bir grup Lübnanlı kadın kendi köylerindeki Hristiyanlar ile
Müslümanlar arasındaki gerilimi azaltmak için çaba gösteriyorlar.
Ve bunda da başarılı oluyorlar. Tabii bu o kadar kolay olmuyor.
Dinlerin insanları nasıl gaza getirdiğini ve savaş sebebi
olduğunu görebiliyorsunuz. Sanırım insanların inançları
yumuşak karınları. Ve bunu çok iyi bilenlerin nasıl
kullandıklarını. Aslında Gündem Sinemasında da izliyoruz
sürekli, dünya insanları olarak da kimi zaman baş kahraman, bazen de
figüran olarak da katkı da sağlıyoruz.
Neyse
kurgu filme geleyim yine, kadınlar kurnazlıklarıyla erkekleri
barışa, burunlarını sürte sürte, her türlü manevrayla yola
getiriyorlar.
Ne
yapalım ki kadınlara da bu hayatta kurnazlık düşüyor. Dobralık
yapmalarına hiç bir zaman izin verilmiyor.
Ya
şimdi tekrar aklıma filmin başı geldi usta. Nedense bugünlerde
usta demeyi seviyorum.:) Evet filmin başı bizim Vizontele filminin
başlangıç sahnesi gibi başladı. Çok fakir bir köyde televizyon
seyretmek isteyen köylülerin anten çilesi, ve tek televizyonla
açık havada çekirdek çitleyerek televizyon izlemeleri... vayyy
dedim, ya Yılmaz Erdoğan arak yaptı ya da bu yapımcılar. Eve
gidince hemen yapım yılına bakacağım dedim, baktım ve 2011.
Yani şimdi Vizontele filminin ne zaman yapıldığını biliyoruz
değil mi? Evet. Bir sinemacımızın bir filminden, bir sahnenin
arak yapılması da hoşuma gitti doğrusu.
Dışarı
çıktığımızda zalım güneş halen vardı ama zalım zalım
yakmıyordu usta. Şu Ege Üniversitesi'ni de iyi ki ağaçlandırmışlar
dedim. O kadar uzun yürüdük ki. Sanki bir çiftliğe gitmiş gibi.
Ağaçların, ekinlerin arasından geçerek, mis kokulu havayı ciğerlere çekerek
yürüdük. Evet yürümek, yürümeyi de çok özledim. Ayakkabımın
arkası vurmasına rağmen deli gibi yürüdüm. Hiç şikayet
etmedim doğrusu.:) Bu ılık yaz gecesi baya bi hoşuma gitti. Gece
yürümenin tadı bir başka oluyor.
Durun
artık yaza fazla övgü düzmek istemiyorum. Hemen zalım oluyor,
yakıyor adamı. Kış mevsimine gelelim. Bana kış hakkında üç
şey söyle deseler, yürüyüş, sinema, kitap, Kıbrıs Şehitleri
ve her zamanki gibi intırnıtım derim...
Açtık
bakalım sinema sezonunu. Hay laaa yaaa, Film Ekimini unutuyordum.
İzmir'de 5 – 7 Ekim arasında Karaca Sineması'nda.
Müsaitseniz,
sinemayı seviyorsanız kaçırmayın derim.
2 yorum:
İlginç bir filmmiş :)
O değilde ben kışın sadece lapa lapa kar yağan kısmını seviyorum. Gerisi yani gri ve loş hava boğuyor beni. Ha birde şırıl şırıl yağmur yağdığında sanki içinin yangınlarına yapıyormuş gibi hissediyorum.
Ama her şeye rağmen seviyorum yazı :)
Evet film güzeldi mesajını sevdim. Kadınların insiyatifi ele alıp başarmalarını... Ahhh İzmir'de kar çok nadiren yağıyor.Geçen sene uzun senelerden sonra yağdığında bayram etmiştik.:) Ama yağmuru boldur ve bende iflah olmaz bir yağmur seven olarak seninle aynı duyguları hissediyorum. Yaz bitmiyor, ama bitecek galiba :))
Yorum Gönder