7 Şubat 2015 Cumartesi

iki gün, bir gece


Geçtiğimiz hafta İki Gün, Bir Gece filmine gittik. Depresyona girdiği için rapor kullanıp işinden izin alan kadının, tedavi süreci sona erdikten sonra işe başlamak üzereyken, işten ıskartaya çıkarılmasından sonra başlayan hikayesiydi. Evet, güzel miydi, güzeldi. 
Günümüz dünyasında her sorunun temeli kapitalizme dayanıyor. Kapitalizm de önce en güçsüzleri savuruyor. Kadınları, hastaları -ruhen ya da fiziksel olarak, çocukları, hayvanları. Hem önce onları savuruyor hem de köküne kadar onları kullanıyor.
Filmden çıktıktan sonra düşündüm de, kadının çalışması, ayakları üzerinde durması önemli ama aynı zamanda kırılma noktası da yaratıyor. Günümüzde çalışan kadın o kadar yıpranıyor ki, ev işleri, çocuklar, çalışma sorumluluğu ve evdeki sorumluluklarda üzerine bindiğinden kadın çok yıpranıyor.
1950, 60, 70 li yıllarda kadın daha mı mutluydu, yoksa parası, maaşı olmadığı için hödük kocalara katlanmak zorunda kaldığı için, boşanma oranı düşük olduğundan biz onları mutlu mu farz ediyoruz?
En azından tüketim bu kadar vahşileşmemişti ve kendi kişisel ihtiyaçlarının üretimini kendisi yapabiliyordu: Hazır gıda, konfeksiyon falan yoktu.
Ev için gereksiz ıvır zıvır almıyordu.
Siz de görmüşsünüzdür Madam Hoho diye bi dekorasyon mağazası var, içinde kadınlar maden bulmuş gibi vakit geçiriyor. Ev dekorasyonı ile ihtiyacın dışında ilgilenmediğimden, hiç girmemiştim bunca zaman. Bir keresinde bu kadınlar ne var da bu kadar giriyor deli gibi deşip duruyorlar, bi gireyim dedim. Amanın yorgan gibi klozet takımları, dantelli fistolu havlular, varaklı aynalar, kokular... Yedi dakika bile kalmadığımı söyleyebilirim. İnanın hafakan ruhu bastı. Bu kadınlar neden bu kadar bunlara para harcarlar bilmem. Üstelik eşyalar yığıldıkça yığılır ve sonra onların kölesi olur, ay nereye koycam, ay temizlemem lazım ay tozlanmış...
Halbuki kendilerine yatırım yapsalar, ruhen ve fiziken daha iyi hissetmezler mi?
Herşey birbirine geçmiş sarmal halinde. Plastik kartı ver ve al sonra da borçlan dur. Ya da ne bileyim bu kadınlar çok zengin ya da çok fakir. İkisi de mümkün. Bu zenginlik ve fakirlikten sadece banknot halinde bahsetmiyorum.
Film sürekli aynı sahneleri tekrarlasa da güzeldi. Çünkü hayatın kendisiydi, hayat da hep aynı tekrarlardan oluşmuyor mu? Biz bile hayatımızdaki değişikliklerin ne zaman olduğunu, geriye dönüp baktığımızda fark ederiz çoğu zaman. Evlilik, boşanma, taşınma gibi belirgin değişiklikler değilse tabii ki... 

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...