Tatilden döndükten sonra da insanın evde de
tatil yaptığını düşünmeye başlatan olaylar oluyor. Mesela
sabahları kahvaltı yapacak yerinin neresi olduğunu bilmesi, güzel demlediğin çayı
sınırsız içebilmek, gün içinde evin içine kapalı perdelerden süzülen ışık ve
gölgeler, kitap okumak, karpuz, bulaşık yıkamak, yine kitaba dönmek,
arka taraftaki yavşak sesli komşu kadının avaz avaz sesle
telefonda konuşurken duymak ama aynı kadının seni çamaşır
asarken gördüğünde diğer odaya doğru ikilemesi, (o ana kadar kimse
duymuyordu) geceleri televizyonda bıkmadan film aramak, bulduğunda sonuna
doğru
uyuklayarak izlemek, bu yazın çok da sıcak geçmemesi, balkon yıkamak, Viki’yi
sevmek, artık gündemi takip etmemeyi karar verip uygulamak ve bi insanı görmemiş olmanın
derin huzurunu kısa vadede duymak, uzun vadeyi fazla düşünmemeyi düşünmek, bayram
sonrası Sinema Kampüs’e gitmeyi düşünmek, bu
yazı tembelliğini aşmak için çare düşünmek, müze kart alıp bir daha bir
daha Efes’e ve Bergama’ya gidip, geçmişte yaşayanların
ne kadar ileri düzeyde kentler ve ülkeler inşa edip
yönettiğini düşünmek ve onlara gıpta etmek, şimdiki
yüzyıla bakıp ne kadar geride olduğumuzu düşünmek, ve bunları atlatmak için
yeniden edebiyata ve sinemaya yönelmek, Üçkuyular metronun uzun yıllardan sonra
nihayet açıldığını öğrenmek, Üçkuyular’a, Balçova’ya
rahat gidebilmek ve seyahatın insanı ne kadar özgürleştirdiğini iyice anlamak, yaz mevsiminde
gezi bloglarını da takip etmek v.s.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder