Hangi
diziyi sevsem kaldırılıyor. Bu sezon başından beri her bölümünü
film tadında izlediğim Kayıp Şehir kaldırılıyormuş, iyi mi?
Nasıl
sinir oluyorum. Tamam sakız gibi uzatılmasın ama hemen de
bitirilmez ki bu dizi.
Nerde
ağalı paşalı, entrikalı, ağlak diziler var, onlar tutuyor. Ben
de onları izleyemiyorum. Hele şu Beren'in son dizisi; yani bu kadar
berbat bir senaryo olur mu? Bu dizi tutar mı arkadaş, hemen
yayından kalkar dedim. Dedim ama hiç de öyle olmayacak gibi
duruyor. Konusu dram olan diziyi komedi niyetine izliyorum, da o
zaman hiç değilse gülüyorum.
Neyse
biz gene kayıp şehir dizisine gelelim. Çok gerçek bu dizi.
Oyuncular, mekan çok iyi. Ve tabii senaryoya dil uzatan çarpılır.
Ama
dün geceden beri o Zehra denen sünepe kıza iyice kıl kaptım.
Zaten o karakteri sevmiyordum, dün gece iyice delirtti beni.
Keediiirrrr
( Kadir diyo) ev bakalım mı, Keediiirrrr? Keediirrrr, çay içmeye
gidelim ,mi Keediiirrr? diye diye Kadir'in koluna askı gibi asıla
asıla, sonunda adamı bütün onursuzluğuyla evlenmeye zorladı.
Bir
de o masum ve gururlu ayakları yok mu? Zannedersiniz adam onun
üzerine kalmış, peşinde sürünmüş de bu hanfendi zorla
evleniyor. Yahu kadın resmen Kadir'e tecavüz etti. Sonra da oy
namusum, vay namusum. Namussuz kadın. Bir de dudaklarını büzüp
büzüp şişinmiyor mu? Geril geril de duvara çarp!
En
büyük namussuzluğu da bütün bunları masum ayaklarında
yapmasıydı.
Şimdi
bu karaktere millet daha çok acıyordur, kadıncaazz nikah masasında
terkedildi diye. Aysel'in mesleği belli diye kötü kadın da
oluyordur.
Bu
Zehra karakterindeki kadınlardan çok var. Erkek olarak da var
tabii. En önemli özellikleri, namussuz, onursuz ve ego patlaması
içinde olmaları. Sonra da çevreye “o bana çok aşık” falan
diye ayak atar sinsiler.
Egoları
o kadar şişmiş durumda ki, gözlerini kestirdikleri insan -kadın
ya da erkek- onların olacak. Hangi koşulda olursa olsun. Sakın
bana bunun adı aşk kardeşim falan demesin kimse. Aşk böyle
olmaz.
Siz
hiç Leyla ile Mecnun'un, Kerem ile Aslı'nın, Ferhat ile Şirin'in
hikayesini bilmiyor musunuz derim. Hepsinin ortak özelliği diğeri
için kendinden vazgeçiş vardır. Şımarık bir sahip olma isteği
ile yanıp tutuşmaktan ziyade, karşısındaki için kendini yok
ediş süreci başlar ve gözü bir şey görmeden yok olur gider.
Ama
Zehra karakterindeki gibiler, istediğini elde etmek için olmadık
entrika v.s yi yapmaktan geri kalmazlar. Karşısındaki insanı
mutsuz ediyor, ve hatta çevresindeki insanları mahvediyormuş hiç
umrunda olmaz. Bencillik o kadar tavan yapmış ki, illa evlenecek.
Sarı sakız gibi yapışır. Atmak istersin, eline alırsın, diğer
parmağına yapışır. Ellerine bulaşır da bulaşır.
Evlendiği
insanı mutsuz ettiği yetmiyormuş gibi, -mutlu olmak için!- bir de
çocuk yapar. Çocuk da mal ya. Onun bireyselliği, mutluluğu, geleceği falan söz
konusu değil ya. Hiç önemli değildir. Dünyanın merkezi
onlardır. Bunun için, hep matematik, hep matematik yaparlar.
Zehralar
unutur ki, bu işler matematikle değil, duyguyla yürür. Eğer bu
kadar matematiği seviyorsan ve yaşam felsefesi haline getirmişsen
kendin gibi bir taze matematikçi bulacaksın. Olay bu kadar basit.
2 yorum:
bitmesin, Gökçe Bahadır gibi bir oyuncu varken üstelik
Bence de, Gökçe bu diziyle oyunculuğunun zirvesinde. Tabii diğerlerinin de hakkını yiyemem. Özellikle Uğur Polat.
Yorum Gönder