Hakan Gürsoytrak
Nedir bu duygu?
Cıvıklık, insanın özel hayatına müdahale etmek, gerekli gereksiz sorular sormak, laubalilik, vıcık vıcık bi ruh hali, cinsiyetçi laflar, el şakaları, gereksiz bi dışa dönüklük, gereksiz yapay bi neşe durumu ile karıştırılır çoğu zaman.
Sırf bu yüzden çok var olunduğu zannedilen bi duygudur.
Bence samimiyetin kıldan ince kılıçtan keskin bi çizgisi vardır.
İnsanın karşısındakinden önce kendisine samimi olmasını düşünürüm. Kendine yakın mısın? Duygularına? Yakın olmalı. Olumsuz yönlerini bilip,üstüne gitmeli insan. Her olumsuzluğuna doğru bir adım attığında, o adım olumluluğa götürmektedir aslında. Cümleler ben yapacaktım, olacaktım, edecektim… ama o, ama böyle, ama şartlar, ama engeller, gibi kelimelerle devam etmemeli.
Samimiyetin yolu kendine dair bütün duyguları bilmekten, kabul etmekten geçer.
Önyargısız, öğrenmeye açık, tepki göstermeli, açık olmalı, dürüst, negatif, pozitif olmalı…
Son on yıldır sanıyorum bi pozitif olma hali sardı ortalığı. Sanki insana dair tek duygu pozitif olmak. Bütün bunlar marketlere kadar sızmayı başaran kişisel gelişim kitaplarından mı oldu? Bilmiyorum! Sürekli pozitif olma halini pompalıyorlar. Bu bana çok sahte ve samimiyetsiz geliyor. Her olay karşısında sürekli pozitif olmak, her şeye salak salak sırıtmak… bu hal bana anormal geliyor. Plastik ve maskeli insan gibi. Çocukluğumuzda okuduğumuz Pollyanna romanı da böyle değil miydi? Başına ne gelirse gelsin, ondan salakça bi iyilik hali çıkarırdı.Sırf bu yüzden romandan çok, masal okuyormuş hissine kapılırdım.
Tamam, bardağın dolu tarafını görelim görmesine de, gözümüz boş kısmını da görmeli ki, eksiğimizi bilelim. İnsana türüne ait bütün duyguları yaşamalı. Öfke, üzüntü, korku, zevk, sevgi, endişe, şaşkınlık, iğrenme, utanç, nefret… bütün bunları yaşadığında, hissettiğinde, yüzleştiğinde kendine karşı samimisindir.
Neymiş; pozitif enerji!
Bazen bazı insanlarla karşılaşırsınız. Oldukça kibar davranıyordur. Ama anlarsınız ki onun doğası kibar falan değil. Sadece maskesidir o.O, örnek öğrenci kıvamında, cici, terbiyeli, ağzından bi küfür çıkarken bile ‘’afedersin ama p… ‘’ diyeceğim şimdi der. Anlayın ki, sinsinin, sahtenin şahlanarak at koşturanıdır.
Hemen topuklamanızı tavsiye ederim. Zira sinsi planlarını uygulamaya başlamıştır, size gülümserken.
Bi insan ki, sinirleniyor, bağırıyor, gülüyor, seviniyor, tüm tepkisini olumlu olumsuz gösteriyorsa, o insan sevilesidir. Samimiyet kırıcı olamayı da içinde barındırır. Çünkü size her zaman doğruları söyler. –Hakaret etmeden- her zaman tercih edilen doğrular değil midir? Samimiyet sırdaştır.
Samimiyetin yok olduğunu, hiç olmadığını anladığımda midem bulanmaya başlar. İnsana karşısındakine karşı soğuksa, soğuk davranmalı, bağırmak geliyorsa içinden bağırmalıdır. Seviyorsa da sevgisini belli etmelidir.
İşin özü yalınlık ve basitliktir. Duygular abartısız en yalın haliyle yaşanmalıdır. Oyun oynamadan kendine ve karşındakine…
Bazen samimi davrandığın için pişman olabilirsin. Aslında bazen de değildir bu durum. Sıklıkla desek daha doğru olur. Olsun. Boşver. Pişman olacağım diye gerçekleri yaşamayacak mısın? Tabii gerçekliğin varsa…
4 yorum:
aklımdan nicedir geçen bi sürü şeyi yerli yerinde, bi güzel toparlamışsın. acaba arasak, erkek olsun kadın olsun; maskesiz kaç kişi buluruz hayatımızda rolü olanların, etkisi olanların içinde? severek okudum, kalemine, yüreğine sağlık.
Bu yazıyı çok sevdim:) okurken gülümsedim kendi kendime... çok doğru dedim bi de içimden... polyanna değilim, hiç de olmadım.. olamam da:)eline sağlık, sevgiler.
maskesiz insan bulmak çok zor, çok. sanki bu dünya maskeli balo. teşekkür ederim beğenin için. selam...
ben de öyleyimdir Yağmur, pollyannacılık güzel bi hal değilde bence. olumluluğun da, olumsuzluk halinin de abartılmamasını düşünüyorum. teşekkür ederim :) sevgiler...
Yorum Gönder