12 Ekim 2011 Çarşamba

Tıkandı Baba, yeraltı insanı mıydı?


Osmanlı dönemi. Yönetimde Sultan Mahmut.
Padişah Sultan Mahmut, halkın arasına karışıp, halkın durumunun, ne halde olduğunu öğrenmek için tekmil kıyafetle, yanına koruma ve yaver almadan çıkar dolaşırmış... En çok konuşma nerde olur? Tabii kahvede. O gün de, bir kahvehaneye gidip oturmuş. Tedbil kıyafette olduğu ve yanında dikkat çekecek yaver falan olmadığı için, kimse durumdan şüphelenmemiş.
Çay ocağında, yaşlı ve yorgun bi adam varmış ve ahali adama ‘’Tıkandı Baba’’  diye sesleniyormuş.
''Tıkandı Baba, üç çay, Tıkandı Baba bir şekerli kahve…'' bu böyle sürüp gidiyormuş. Sultan Mahmut anlamış ki adamın lakabı budur. Ama neden? Merak etmiş ve Tıkandı Baba’yı yanına çağırmış. Fark ettirmeden sohbete başlamış, demiş ki’’neden sana bu lakapla sesleniyorlar? Tıkandı Baba demiş; ‘’uzun  hikaye’’ Sultan Mahmut ‘’anlat zamanım var.’’
… Tıkandı Baba başlamış anlatmaya: ''zamanında burda bi musluk vardı. Şifalı su akardı, ben de onu satardım ve çok da para kazanırdım. Etrafımdaki arkadaşlarım dedi ki, bu musluktan su az akıyor, musluğun ağzını murçla genişlet, su daha çok aksın, daha çok para kazan. Ben de onların lafına uydum ve yaptım. Su bana küstü… zamanla kurudu. İflas ettim ve şimdi de bu durumdayım.’’
Sultan Mahmut Tıkandı Baba’nın haline çok üzülmüş. Saraya dönmüş ve hemen yaverine bir tepsi baklava hazırlatın, altına altınları dizin, belli olmadan, Tıkandı Baba’ya gönderin.
Bir tepsi baklava gelmiş Tıkandı Baba’ya, sarayın ikramı olduğu söylenerek. Tıkandı Baba düşünmüş taşınmış; yalnız bir adamım kimim kimsem yok, bunun hepsini yiyemem, en iyisi bunu iki altına köşede satayım. Oradan geçen bir yahudiyle pazarlık edip, bir altına almış bir tepsi baklavayı. Neyse durumu öğrenmek için, tepsiyi bahane edip, yaver tepsiyi almaya gelmiş. ‘’Tepsiyi ver’’ demiş.  Tıkandı Baba ‘’ben sattım onu’’ demiş. Yaver bunun üzerine‘’yürü saraya gidiyoruz’’ demiş.
Tıkandı Baba korkmuş, korkmasına ama ne yapsın? El mecbur...
Sultan Mahmud’un huzuruna çıkmış. Sultan Mahmut demiş ‘’beni tanıdın mı? ‘’Siz sultansınız’’ demiş Tıkandı Baba. '’İyi bak yüzüme’’ demiş. ‘’Ben evvelsi gün yanına gelip, senden hikayeni dinleyen adamım, sana bir tepsi altın yolladım ama bir tane yemeden satmışsın’’ demiş. ‘’Bilmiyordum sultanım’’ demiş Tıkandı Baba ve korkmuş.
Sultan Mahmut adamın haline üzülmüş. ''Alıp bunu hazineye altınların olduğu yere, eline bir kürek verin daldırsın küreği, altın yığınına, kürekteki tüm altınları sana vereceğim'' demiş. Tıkandı baba heyecandan küreği tersten daldırmış... Kürekte bir tane altın yok. Sultan Mahmut demiş ki içinden Allah; İlla bir güzellik yapacağım Tıkandı Baba’ya…Sultan Mahmut yaverine demiş ‘’hazırlanın Tıkandı Babayı en değerli araziye götürmüş… herkes orda. Demiş ki Tıkandı Baba'ya.’’Tıkandı Baba yerden bir taş al fırlat atabildiğin en uzak yere. Attığın taşın uzaklık mesafesinin onbin katı araziyi sana vereceğim toprak zengini yapacağım demiş seni.’’ Tıkandı Baba bakınmış etrafına bir tane bile taş yok.. Hemen sağında kocaman bir kaya. Eğilmiş kaldırmak istemiş, sultanın emri var... Heyecana kalbi daha fazla dayanamamış oracığa yığılmış kalmış!!
Sultan Mahmut yukarı göğe doğru bakmış demiş ki:
VERMEYİNCE MABUT NEYLESİN SULTAN MAHMUT!!
Bu hikayeyi duyduğumda Tutunamayanlar romanını hatırladım. Tutunamayan insanların öyküsünü.
Dostoyevski, Tıkandı Baba hikayesini biliyor olsaydı, ona yeraltı öykülerinde yer verir miydi?
Bence verirdi. Çünkü Dostoyevski’nin ‘’yeraltı insanlarında’’ olduğu gibi, Tıkandı Baba’nın çevresine yabancılaşması ve yalnızlığı, herşeye rağmen bir düzen kuramaması yatar.  Yeraltı romanlarındaki karakterlerinde olduğu gibi, Tıkandı Baba’da yaşadığı zamana ayak uyduramamıştır.  
Tıkandı Baba gerçekten yaşamış mıdır? Yaşamış olması da kuvvetle muhtemeldir. Bizler bugün o’ndan ders çıkartıyor ve hatta korkuyorsak, böyle olaylar süreklidir.
Tarih tekerrürden ibarettir. Ve tarihi insanlar yazdığına göre…
İnsanlar yaşadıkça…


Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...