19 – 24
kasım tarihleri arasında Fransız Kültür’de kısa film festivali vardı. Ne yazık
ki hem kendi işlerim diğer günlerde de, İzmir’de şiddetli yağış nedeniyle sadece 23
kasım yani cumartesi günü gidebildim. Hava çok güzeldi. Hızlı hızlı yürüyerek
gittiğimiz Fransız Kültür’ün salonuna girdiğimizde, salon dopdoluydu. En
kenarda yer bulduk ve acele tarafından oturduk.
Filmler
emek verilmiş ve kafa patlatılmış. Günümüz sistemine, yalnızlığa, kapitalizmin çevre ve hayvan
üzerindeki yaptığı olumsuz etkilere gönderme yapan güzel kısa filmler vardı.
Ne var ki,
filmleri izleyen çoğu insan, anime filmler olduğundan, filmleri sanırım çizgi
film kafasıyla izlediler ve yapılan göndermelere ebleh ebleh gülmeye
başladılar. Yahu bütün bunlar dünyada oluyor ve insanın basbayağı canını acıtan
meseleler. Ama resmen gülüyorlar.
Böyle bir
seyirci grubu var. Sinemaya geliyorum ve gülmeye hazırım. Hadi beni gıdıklasana
güleyim. Daha bi hareket gördüğü zaman gülmeye başlıyor. Hayır diyorsun bu
insan kısa film festivaline gelmiş, üniversite mezunudur, yok değilse bile kısa
filmden hoşlanan, anlayan biri falandır. Yoookkkk, ne gezer? Dakka bir, gol bir
açıyor cep telefonunu, ışığı insanın gözünü alıyor. Herif aslında sıkıntıdan
patlıyor. Dizini zonk zonki sallayarak bir an önce zamanın geçmesini bekliyor.
Çaylar Fransız kültür’den ya! Bedava ya! Adam bedava diye gelmiş, bu saatte
Kıbrıs Şehitleri’nde dingil dingil gezeceğine belli bi saate kadar burada
takılcak, sonra Kıbrıs Şehitleri’nde dingillik yapmaya gidecek.
Fransız
Kültür yönetimi de, mübarek hava soğuk gibi çalıştırmış kaloriferi, o kadar
insanın ısısı, salonun havasızlığı bay geldi. Bi de her kısa film sonunda
alkışı basmazlar mı? Ben ilk defa sinemada alkış gördüm. Ne bu böyle? Amma da
yalaka milletiz böyle. Yıkama yağlama içimize işlemiş. Alkış tiyatroda,
konserde, canlı performansta olur. Anlayacağınız çok sinir oldum. Saat 1 den, 2
ye kadarki araya kadar durumumuz resmen bi kısa filmdi.
Yan tarafta
çizgilerini gördüğünüz gibi geçtiğimiz hafta Simpsonlara, Woody Allen
konuktu. Aman Allahım. Bayılıyorum bu Woody abi’ye. Resmen kendisiyle dalga geçiyor, Bart ve kız
arkadaşı Woody’nin filminde uyuyor, o da yanlarında oturmuş “aaa bunlar da
uyudu” falan gibi diyor. Adam zaten dalga geçmeye once kendisiyle başlamış.
Bütün filmleri çok güzel. Simpsonzadelere kim gelse, hepsiyle dalga geçiyorlar.
Dalga geçilen insanlar da seslendirmeye bayıla bayıla gidiyor.
Peki bizden
bir sanatçı bunu yapar mı çok merak ediyorum. Recep İvedik karakterini
beğenirsiniz beğenmezsiniz. Türkiye’de karşılığı olmasa bu kadar tutar mıydı? Kompleksliyim,
agresifim, saldırganım. Valla bu kompleksli olma durumu çok kompleks bi hal. Agresiflik,
saldırganlık hep bunun sonucunda tetikleniyor. Bi kendimizle barışık, önce kendisiyle
dalga geçebilen insanlar olamadık gitti. Neee, ne dedin sen? Çattt, çattt! Sen benim
kim olduğumu biliyo musun lan?
Efenim
bugün öğretmenler günü- ymüş. 12 Eylül’ün dayattığı üzere. Dünyada 5 Ekim’de kutlanan bu gün, bizde bugün
kutlanıyor.
Dün Ankara’da
öğretmenlere yapılanları insani yönü kuvvetli olan ve vicdanı olan kim kabul edebilir.
Ve fakat bu
öğretmenleri her meslekten ayrı yere konmasına tahammül edemiyorum. O kadar
kutsal meslek ki, öğretmenlerin kaburga kemikleri kaşınıp yakında kanat çıkarıp
uçucaklar. Size bir şey söyliyeyim mi, çoğu öğretmenimi hiç sevmedim. İlkokulda
siz parmaklarınızı birleştirilip ucuna cetvel, avucunuzun içine dikey cetvel
yemediniz mi? Tek ayak üzerinde durmalar. Hani doğru dürüst bi suç bile
işlemediği halde öğrenci. Medrese sistemi gibiymiş mübarek eğitim sistemi.
Daha ilkokulda
öğrenciler arası sınıf farkını, babasının mesleği, oturduğu mahalle ve hatta
dün gibi hatırımda evinde süpürgelik olup olmadığını sorup, öğrencilerinin
sosyoekonomik durumunu anlamaya çalışan, anladıktan sonra ona göre muamele eden
öğretmenlerin öğrencisiyiz hepimiz.
Lise yıllarında,
psikopatını da, kıskancını da, rüşvet yiyeni de, hepsini gördüm.-k.
Şimdi bu durumda kimseye kutsiyet falan
yükleyemeyeceğim. İlla ki öğretmenlik mesleği mi kutsal. Bir toplum içersinde
yaşıyorsanız, bütün meslekler, bütün insanlar birbirine bir şekilde değer ve
herkesin diğerine yararı vardır.
Hatırlıyorum
da on küsür yıl once belediye ile çöpçüler arasında problem olduğunda, İzmir’in
Konak ilçesi bütün apartmanların önünde çöpler birikmiş, herkes kamyonet falan
tutarak o kokuşmuş çöpleri para karşılığı attırmıştı. Genelde herkesin en
küçümsediği meslek olan çöpçüler hayatımızdan çıktığnda ayvayı yersiniz.
Dediğim gibi
bütün meslekler kutsaldır.
Lütfen ama
lütfen önce kendimize karşı dürüst olalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder