Selam barkod insanları… Evet bu
yazıyı okuyan ve okumayan herkes barkod insanıdır. İstersen
olma.. Sistem seni öyle bir barkod insanı yapar ki…
Boş vakitlerinde gelirine göre çarşı,
pazar, AVM, market market dolaşırsın. Hatta dolaşacak gücün ve
vaktin yoksa, market AVM sana internet yoluyla ayağına gelir. Seni
barkodun kralı, kraliçesi yapar.
Oysa ki, insanın temel ihtiyaçları
dışında pek de fazla ihtiyacı yoktur. İhtiyaç sandıklarımız
sadece dayatılanlardan ibarettir. Şu sıralar elimde “Henry David
Thoreau’nun, Doğal Yaşam ve Başkaldırı” isimli kitabı var.
Ben bu kitabı sevdim. Benim gibi doğal yaşamdan hoşlanan
insanoğluna kılavuzluk edecek bir kitap.
Kitap insanın doğada, çok fazla bir
şeylere gereksinimi olmadan mutlu huzurlu yaşayıp gideceğini
anlatıyor. Meraklılarına öneririm.
Hani hep denir ya; insan doğanın bir
parçasıdır, diye. Evet öyledir, zaten. Öyle olmasa insan doğaya
çıktığında kendisini özgür, yalın, uçucu hissetmezdi.
İnsanın yüreği deli değilim ben,
çıkar beni buradan diye bağırarak bulunduğu odadan, binadan,
şehirden, ülkeden, her şeyden her şeyi bırakarak kaçma isteği
duyar zaman zaman…
Bu kaçma isteğinin bendeki mekânı
doğadır, orada huzur bulur ruhum.
Sanırım zaman zaman da bazılarımıza
her şeyleri kökten bırakıp doğada olma isteği gelir. Eyyy istek
geldiysen darallardan daral beğen, yalnızlık sığınağım olsun,
diye buyurur.
Gitme isteği hayallerin pırıltılı
baş tacıdır. Heyhattt her şey bırakılıp gidilemez. Gidilse de
mutlak bir şeyler peşinden gelir. Fark edersin ki; bırakıp
gittiğininin sadece materyaller olduğudur. Şehir değişir, ev
değişir, oda, yatak, kanepe, masa, tabak çanak, kıyafetlerin
değişir ama insanlar yaşanmışlıklar seninle kalır. Başın
sıkışınca aynı “bırakıp gittiğin her şeye dahil olan
insanlar” aranır, aynı yaşanmışlıklarla, aynı anılarla
boğuşur beynin. Ve o bırakıp gittiğin her şeyin en önemli
kısmı sen fark etmeden seninle gelmiş, gittiğin yeri dar etmeye
başlamıştır.
İşte o zaman dönsen bir türlü,
dönmesen bir türlüdür. Ben her şeyi bırakıp gittim ve anladım
ki; “yok arkadaşım yok her şeyi bırakıp gitmek yok” dersin
sonunda.
Varsayalım her şeyi bırakıp
gittiniz, yeni yerde de yeniden her şeyi bırakıp gitme isteği
canlandı, yine bırakıp gidersiniz, yeni yerde de aynı hayat, aynı
istek aynen devam edip gidecektir.
… sonuç olarak her şeyi bırakıp
gitmek ayrı bir his, bunu gerçekleştirmek ayrı,
gerçekleştirdikten sonra aslında nereye gitsen kendinden
kaçamayacağının farkına varmak apayrı bir durumdur.
Yazımızın ana fikri neymiş? İstek
olarak kalır, gerçekleşmesi imkânsızdır ve baş tacımız, hayalimizdir… Gidilse de arkamızdan kaçıp kurtulmak
istediğimizin mutlak bizi takip edeceğidir. Belki de bu istek
mekândan çok, insanın kendisinden kaçıp kurtulma isteğidir,
kimbilir?
2 yorum:
Kitap not alındı.
O istek aniden depreşebiliyor ya da kronikleşiyor. Gerçekleştirebilene ne mutlu! Bir kısır döngü olsa bile...
Hem de ne kısır döngü. Galiba gerçek göçte gitmeyi gerçekleştircez. Bu da insana ölümün korktuğumuz kadar kötü olmadığını gösteriyor diye düşünüyorum bazen. Korkum devam etse de :)
Yorum Gönder