İzmir’de
hava güzelse yapılacak en iyi şey Alsancak’a gitmek.
Alsancak: Bir Alsancak var, Alsancak’tan içeri.
Bilinen
Alsancak: Sosyete semti gibi görünse
de, her semtte olduğu gibi görünenden daha farklı bölgeleri var. Kıbrıs
Şehitleri’nden ayrı, bi de Dokuz Eylül Rektörlüğün civarı var. Dokuz Eylül
rektörlüğün içinde Desem sineması var. Genelde güzel Avrupa filmleri izleriz, bu
sezonda gelse de izlesek dedik ama henüz başlamamış. 1 kasımda başlayacakmış.
Sonra
Fransız Kültür’e gittik. Orada etkinlikler ne ayak öğrenmek için. Yok orda da
henüz bi numara yok. Girişte soldaki odada, Pazar temalı fotoğraf sergisi vardı.
Seferihisar pazarıydı sanırım konu mekanı olan Pazar. Ehhh bu tema da epey
kullanıldı ve sıkıcı oldu. Ben fotoğrafla ilgileniyor olsaydım farklı temalar
arar ve yeni bi şeyler sunmak isterdim. Mesela kentin yeraltı mekanlarını konu
alırdım. Fakat fotoğrafçılık Türkiye’de erkek işi gibi. Kadın olarak her yerde
rahat fotoğraf çekemiyorsun. İzmir,
Yenişehir’e doğru pavyonlar var, gündüz vakti oradan dolmuşla geçerken pavyon
önlerinde, o saatte pavyonda çalışan kadınlar kapı önüne çıkıp laflıyorlar
falan. Onların gece ve gündüz hallerini fotoğraflamak farklı olurdu. Zaten o
ortam Zeki Demirkubuz filmlerinin doğal platosu gibi.
Onu bırakın,
belki bu çok uçuk bi proje fakat Urla’da köy berberi görüyorum, içinde eski
malzemeler var, orayı bile fotoğraflamak mümkün değil. Bunun için grup halinde
olmanız gerekir erkek olmasınız da.
Alsancak’tan
Yenişehir, oradan Urla’ya gittik iyi mi? Oysa ben Fransız Kültür’ün hemen
karşısınaki, Arkas Sergi Salonuna gidecektim. Gittik de, onları anlatıcam.
Lucıen Arkas
İzmir’deki laventenlerden. Benim de eski mesleğim olan denizcilik sektörünün
lideri. Eskiden de sektörün en iyilerindendi, şimdi artık bütün piyasayı silip
süpürüp holding haline gelmiş durumda. İzmir’in sıkı zenginlerinden. Adamın
zenginliği umrumda değil elbette, desem de bi bakıma umrumda çünkü ondan başka
İzmirli işadamı sanatsal faaliyette bulunmuyor. Adam eski Fransız
konsolosluğunu sergi salonu haline getirmiş iyi sergiler getiriyor ve biz de
İstanbul’daki kültür sanatla asla kıyaslanmasa da yine de iyi oldu diyoruz.
Bu kez
İzmir’in tarihi, İzmir’de ticaret, günlük yaşam, sosyal hayat, haritalar, konşimento,
ve hatta ağzımıza sıçan kapitülasyon belgeleri dahi vardı. Tarihi okumak başka,
bu belgeleri görmek bambaşka. İnsan heyecanlanıyor.
Sergide gördüğüm
kadarıyla Türkler oldukça fakirmiş. Çoğu çocukların ayağında ayakkabı yok, üst
baş çok kötüydü. Bununla beraber laventenlerin durumu gayet iyi. Çünkü ticareti
yapanlar onlar.
Liman bugün
olduğu gibi yine ticarette önemi çok büyük. Bugünkü Konak Pier ve Pasaporta
gemiler yanaşıyormuş. En önemli ürün incir ve üzüm.
İnsanların
kıyafetleri kimliklerinini ve mesleklerini ele veriyor. Türkü, Laventeni,
Rum’u, Çingenesi, hepsi kıyafetlerinden belli oluyor.
Aslında bu
durum günümüzde de aynı. Bir banka memurunu, ticaret yapanı, esnafı, sosyetiği,
Pazar tikisini, ev kadınını, mafyayı, emeklileri kıyafetine bakınca
tanıyabiliyorsunuz. Tabii bunu meslek grupları için söyleyebilirim. İnsanların
etnik kökeni ne olduğunu pek ele vermese de, konuşma dilinde en sevdiğim olan
şive, yöreye dair ipucu veriyor.
Arkas bu
sergiyi İzmir tarihini gösterse de, altta verilen mesaj Levantenlerin tarihten
bu yana İzmir’deki önemine dikkat çekmek için yapmış. Sergide değerli tablolar
da vardı. Levanten bir kadın, ailesinin zenginliğini temsilen ayaklı kuyumcu
dükkanı gibi ipekler içinde giyinmiş, yan gelip poz vermiş. Vitrin gibi
kullanılmış. Yanımızda tanımadığımız bir kadın, bu kadın için “mutsuz bu kadın
mutsuz, Türkiye’de kadın olarak yaşarsın da mutlu olur musun?” gibi şeyler
söyledi. Sanırım günümüzde kadın olmak bütün kadınlar üzerinde sonsuz bir
umutsuzluk yaratmış durumda. Geçmişteki varsıl ve rahat görünen kadının da
mutsuz olduğunu söyleyerek en azından rahatlamaya çalışıyor.
Sergiden ayrılırken
İzmir’de kolay kolay görmediğim Laventen kadınların da sergiyi izlemeye
geldiğini gördüm. Nerden biliyorsun Levanten olduklarını derseniz, yukarıda bahsettiğim insanların, giyim
kuşamı, tavırları, tarzı bunu çok kolay anlatıyor derim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder