2 Ocak 2013 Çarşamba

Dönme dolap


İnsan çocukken dönmedolaba binip bir yere varamıyor, yetişkin olduğundaysa yürüme bandında bir yere varamıyor. Ne kusursuz bir kısırdöngü... Ben açık havada yürüyorum ama gene bir yere varamıyorum. Aşık Veysel ne kadar haklıymış. İki kapılı bir handa gidiyoruz, gündüz gece...
Otur şimdi Aşık Veysel'den oku. Ne adammış yüreği ile görmüş her şeyi. Görmüş de biz gözüyle görenlere kılavuzluk ediyor. Tabii hâlâ göremeyenler de var onun kılavuzluğunu. 
Osman Atasoy'u bilirsiniz sanırım. Uzaklar isimli teknesiyle dünyanın her yerini gezdi. Dönme dolabı turladı da, turladı, gezmediği yer kalmadı, sonunda Antartika'ya gitti. Her hafta sonu Trt Türk de izliyordum. Nasıl yaaa, nasıl olur? Antartika'da olmak, uzaya seyahat uzayda olmak gibi geliyordu.
Oradan döndüler. Şimdi Marmaris açıklarındalar. Sanırım seyyahımız dönme dolapda dönerken gezdiklerini yazacak. 
Dönme dolapda biri fiziken, diğeri gönül gözüyle gezdi. 
Bizler de bir yere varmayarak dolaşırken, dönerken görüyoruz. Hatta "haydaaaaa 1 yaşıma daha girdim" diyoruz. Fiziki olarak girmesek de büyüyoruz. 
Bazen de başkalarını büyütüyoruz...

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...